Haber

Kemal Derviş 2001 Krizi Sonrası Türkiye Ekonomisinde Neler Yaptı?

Türkiye, Türkiye tarihinin en ağır ekonomik krizleri olan 2000 ve 2001 ekonomik krizlerinde ‘kurtarıcı’ olarak sunulan ve ülkeye davet edilen Kemal Derviş’le tanıştı. ABD’de bir Türk iktisatçı olan Derviş, o dönemde yurda dönerek önemli çalışmalara imza attı. Derviş’in ölümüyle birlikte 14 Mayıs 2023 seçimleri için geri sayım yapılırken ana gündem ekonomi olduğu için o dönemde yaşananlar araştırılıyor.

Kemal Derviş, “anayasa kitapçığını atmak” ve “yazar kasaya atmak” ile anılan, önce siyasi olarak başlayıp daha sonra ekonomiye dönüşen krizlerin simge isimlerinden biridir.

DSP-MHP ve ANAP koalisyonu ülke yönetimindeyken, 1999 yılındaki 17 Ağustos deprem felaketinin ardından Kasım 2000 ve Şubat 2001’de Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in Başbakan’a “anayasa kitapçığını fırlatması” ile başlayan mali krizler. Bülent Ecevit, 19 Şubat 2001 MGK toplantısında. Siyasi krizin ardından patladı.

Krizin ardından Başbakan Bülent Ecevit, ABD’de Dünya Bankası’nda görev yapan Kemal Derviş’i Türkiye’ye davet ederek Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı olarak atadı.

Kemal Derviş, o dönemde IMF politikaları, özelleştirmeler ve kemer sıkma politikalarının zulmünde olan halk nezdinde çokça tartışılırken, 2008 Küresel Mali Krizi’nin ‘teğetliği’ ve ardından gelen kriz gibi birçok yapısal düzenlemede de etkili oldu. bozulan makroekonomik dengeler krize dönüşmüyor. Kasım 2002’de yapılan genel seçimlerde AKP’nin iktidara gelmesiyle görülen ekonomik refahta kendisinin de payı olduğu söylentiler arasındaydı.

Kemal Derviş ekonomide ne yaptı?

14 Nisan 2001’de Derviş, ‘Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı’nı açıkladı. TCMB’nin internet sitesinden ulaşılabilen programda detaylı bilgilere ulaşılırken, Derviş’in düzenlemeleri ağırlıklı olarak 2002’de iktidara gelen iktisat yönetimi tarafından sürdürüldü.

Programda IMF desteği alındı. Programın temel amacı, “güven ve istikrarsızlık krizini hızla ortadan kaldırmak, kamu yönetimi ve ekonominin yeniden yapılandırılması için alt yapı oluşturmak” idi.

Türkiye, IMF ile 4 Şubat 2002’de anlaşma imzalarken, Ocak 2005’te stand-by anlaşmasının yenilenmesinin ardından son borç ödemesi Mayıs 2013’te yapılmış ve kapatılmıştı.

Türkiye’nin IMF ile 1961’de başlayan ilişkileri 2013’e kadar sürerken toplamda 50 milyar doların üzerinde kaynak kullanıldı.

Sabit kur rejiminde olan Türkiye, 2001 ekonomik krizinin ardından piyasadaki arz ve talep koşullarına göre belirlenen dalgalı döviz kuru uygulamasına geçmiştir.

2000 yılı başında 543.401 (0,54) olan döviz kuru, 2001 yılı sonunda 1.453.615 TL (1,45) olmuştur. (2005 yılında TL’den 6 sıfır atılmıştır.)

Kemal Derviş’in açıkladığı programda 1990-1999 döneminde ekonomide meydana gelen temel sorunlar ele alınırken birçok hedef belirlendi.

Makro-Ekonomik Hedefler’de ekonominin istikrar ve rekabet edebilirlik kazanması için kurumsal ve yapısal düzenlemelere ve mali disipline öncelik verilmesine odaklanılmıştır.

Programda 2002 ve 2003 yıllarında büyüme yüzde 3 ve yüzde 5 olarak hedeflenirken, Türkiye bu yıllarda sırasıyla yüzde 7,9 ve yüzde 5,9 büyüdü.

2001 yılı için enflasyon hedefi belirlenmezken, TÜFE yüzde 54,4 olarak gerçekleşti. Ertesi yıl enflasyon 2002’de yüzde 45, 2003’te yüzde 25,3 oldu.

Sektörle ilgili düzenlemeler de çok konuşuldu. TCMB Kanunu’nda finans sektörüne ilişkin düzenlemelerde yapılan değişiklikle Merkez Bankası özerkliğe kavuşmuştur. Merkez Bankası’nın kamuyu finanse etmesi engellenirken, temel misyonu “fiyat istikrarı” olarak belirlendi.

Kamu bankalarının likidite sorunlarının çözümüne ve özellikle tasfiye edilmemesine yönelik düzenlemeler yapılmıştır.

Emlak Bankası kapatılarak Ziraat Bankası’na devredildi. VakıfBank’ın özelleştirilmesi hedeflendi (ama bu olmadı.) Kamu bankaları KİT statüsünden çıkıp AŞ oldu. Bankalar Kanununda değişiklik yapılmış ve BDDK’nın denetim yetkileri güçlendirilmiştir.

Banka mevduatları için sınırsız teminat kaldırılmıştır.

Kamu maliyesinde yapılan düzenlemelerde devlet bütçesinde disiplin sağlanması amaçlanırken, bütçenin açık ve şeffaf bir şekilde düzenlenmesi sağlanmıştır.

Hükümetlerin keyfi düzenlemeler yapmasına olanak sağlayan bütçe ve bütçe dışı fonlar kapatıldı. 2006 yılında bütçe sistemi değiştirilerek Merkezi Yönetim Bütçesindeki uygulama değiştirilmiştir.

Kamuda atıklar için Devlet İhale Kanunu, Borçlanma Kanunu ve Kamulaştırma Kanunu çıkarılması hedeflenmiştir. Mali kontroller ve cezalarda düzenleme yapıldı.

Ekonomide rekabet ve hareketlilik için devletin piyasalardaki rolünün azaltılması amaçlandı. Bu özelleştirmeler anlamına geliyordu. Yıllardır konuşuluyor ve tartışılmaya devam ediyor.

TEKEL, TÜPRAŞ, POAŞ, PETKİM, TÜRK TELEKOM ve THY gibi büyük KİT’lerin özelleştirilmesi hedeflendi.

2001 yılında POAŞ’ın blok satışlarının yüzde 51’i, TÜPRAŞ’ın ise yüzde 31,5’i halka arz yoluyla satıldı. Cep telefonu lisans satışı gerçekleştirildi.

Bazı alanlarda devlet yasalarla piyasadan çıkarken öngörülebilir bir sistem oluşturmak amaçlandı. Bu doğrultuda özelleştirmenin önü açıldı.

Kemal Unakıtan daha sonraki yıllarda bir çoğunu seslendirecekti.

İhracatı artırmak için Eximbank kredilerinin artırılması hedeflendi.

Maliye Politikalarında, gelir tüketiminde istikrar ve borçlanmanın azaltılması hedeflenirken, “faiz dışı fazla”, bütçe disiplini, tasarruf ve işçi sayısının azaltılması gibi hedefler üzerinde hareket edilmiştir. Vergilendirmede de düzenlemeler yapıldı.

Para ve kur politikalarında enflasyon hedeflemesine dayalı para politikası benimsenmiştir. 2005 yılına kadar örtük olan enflasyon hedeflemesi, 2006 yılından itibaren açık enflasyon hedeflemesine dönüşmüştür. Dalgalı kur rejiminde “dalgalanma” dışında müdahale olmayacağı belirtilmiş ve müdahaleler açıklanacaktır.

haber-merkezefendi.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu